Bedenimizin en önemli sistemlerinden biri detoks yani temizleme sistemidir. Bu sistem de bazı işler rutin bazen de ekstra gayretler gerektirir. Rutin olan kısım herkesçe malumunuzdur. Yer, içer, solur ve hayatımızı idame ettirecek faaaliyetler sergileriz. Bu faaliyetlerin sonucunda da atık denilen bazı birikimler bedende oluşur. Bu birikimler bazen mikro ve hücre düzeyindedir bazen de makro ve atık karakterindedir. Atık karakteri ne olursa olsun bu birikimler bedenden uzaklaştırarak vücudumuz yeni faaliyetlere hazır hale getirilir. Çünkü bu yapıları uzaklaştırmadığımız sürece beden yeni faaliyetlere geçiş yapamaz ve normal faaliyetlerinde de yavaşlamaya gider. Bu nedenle bu atıkların zamanında uzaklaştırılması hem sindirim sistemi hem de temizleme sistemi için büyük önem arz eder.
Bazen de rutin olayların dışında kimyasallar, hava kirliliği, düzensiz beslenme ve stres gibi durumlarda toksik yük dediğimiz yüklere maruz kalırız ve detoks yolları aramaya başlarız. Bu yükler karşısında da beden ekstra gayret harcayarak bunları uzaklaştırmaya çalışır. Çünkü bu yükler de zaman içerisinde bedeni işlevsiz hale getirecek süreçleri oluşturur. Bu nedenle bu toksin yüklerin de rutin yükler gibi bir an önce bedenden uzaklaştırılması elzemdir.
İster rutin olsun ister ekstra olsun bedenden atıkların ve toksinlerin uzaklaştırılması bazı sıralı işlemler gerektirir ve atık şekline göre de farklı organ ve sistemler devreye girer. Atık sürecinin yürütülmesinde de karaciğer, akciğer, böbrekler ve deri olmak üzere dört yapı aktif olarak görev alır. Dört yapı da bu eylemlerde paslaşarak hareket eder.
Dört merkez detoks sürecini yürütürken eşsiz bir birliktelik ortaya koyarlar. Karaciğerin böbrekten böbreklerin akciğerden akciğerin de deriden her an haberi vardır. Bu da kusursuz haberleşme sistemi ile sağlanır. Böylece bedendeki toksisite düzeyine göre her birim vazifelenir. Bazen toksik yükün arttığı durumlarda ise, bu yapılar da üzerine düşen vazifeleri arttırarak maksimum performans ile detoksu gerçekleştirir ve vücudu dengede tutarlar. Toksik yükün çok fazla arttığı durumlarda ise bu yapılar maksimum detoks süreçlerini organize eder, kalan kısım ile alakalı olarak da depolama yolunu tercih eder. Çünkü toksisitenin damarda dolaşması veya ortalıkta kalması istenmeyen sonuçları ortaya koyar. Bir örnek ile bunu açarsak; bedenimizin normal detoks kabiliyeti 10 birim olsun. Toksik yük arttığında ise maksimum detoks kapasitesi 20 olsun. Herhangi bir sebebe bağlı olarak toksik yük 30’lara çıkarsa detoks yapıları toksisitenin 10’unu normal süreçte diğer 10’unu da maksimum kapasiteye çıkarak mevcut toksisitenin 20’sini çözer. Geriye kalan 10 birim toksisite ise detoks kapasitesini aşacağı için bedende birikim olarak kalır. Bu birikim ise, fasyanın ileti ve fibröz yapıları koordine ettiği bağ dokusu bölümünde olur. Bu kısım aynı zamanda fasyanın matriks iletilerini de oluşturan yerdir. Birikimin miktarı ise sınırsız değil ve fasya alanının ilgili bölümünün kapasitesi kadardır. İster detoks organlarındaki yetersizlikler olsun isterse de toksik yükü artıracak herhangi bir durum olsun ne oldugu fark etmez. Sonuç fasyanın bu bölümünde toksik birikimdir. Fakat bu bölgede doyuma ulaşırsa o zaman alternatif kalmaz ve detoks organlarına ek yük getirilir. Çünkü toksik yük kanda dolaşmamalıdır ve biran önce uzaklaştırılması gerekir. Fakat bu süreçler yürütülürken de toksik taşınım için kan geçici olarak da olsa aracı olarak kullanılır. Bu süreç uzarsa dolaşım yoğunlugu artış yapacağı için tansiyon ve benzeri problemler baş gösterebilir. Detoks organlarına olan tekrar yüklenme ile bu yapılarda bozukluklar ortaya çıkabilir. Örnegin cilt yüklenmesinde sedef, böbrek yüklenmesinde ürik asit ve benzeri kan değerlerinde artış, karaciğer yüklenmesinde karaciğer işlev bozukluğu veya yağlanma, akciğer yüklenmesinde de akciğer yetmezliğine ait bozukluklar ortaya çıkabilir.
Bedensel işleyişlerde temizlenme yani detoks süreci ve bu süreci yürüten sistem hayatın korunması ve hayat değerlerinin oluşturulması adına gece gündüz çalışır.
