Bedenimiz, içindeki en küçük yapıdan en büyüğüne kadar hareket üzerine kurgulanmıştır. Hücreler hareket eder, dokular ve organlar hareket eder. Organların işleyişi ile sistemler hareket eder. Bu hareket ise tek bir gerçeğe, hayata hizmet eder.
Hareketin bir an bile durması tehlike çanlarını devreye sokar. Çünkü, hareket faaliyetin, faaliyetler ise hayatın gereğidir.
Hareket varlık aleminin en birincil şartıdır. Hücreden dokulara, dokulardan sistemlere, sistemlerden tüm bedene hatta yıldızlardan galaksilere kadar bütün evreni kapsayan bir kurgudur. Bu nedenle hareket etmeyen her şey, evrensel yasalara da ters düşmüş olur.
Bu derece hareket üzerine dizayn edilmiş bir yapıda, eklem ve kas faaliyetlerinin kusursuzluğu için de hareket kaçınılmazdır. Fakat ne yazık ki yeni yaşam formatının getirdiği en büyük tehlike de hareketsiz yaşamdır. En yakın yere aracımız ile gidiyoruz, gün içinde hareket etmeyi eziyet olarak görüyoruz. Hatta hafta sonları bile tamamen hareketsiz bir sürece geçtik.
Hareketsiz yaşam tarzında ne olur?
Hareketten uzak bir yaşantı domino taşları gibi birbirini kovalayan kısır döngüleri beraberinde getirir. Hareket etmeyen beden kasları, kas ve organları saran fasya yapısını işlevsizleştirir ve bu süreç organ ve hücre faaliyetlerini var olan fonksiyonlarından uzaklaştırır.
Bu durum bedenimizde örüntüler ve yeni kalıplar oluşturur. Kullanmadığımız fasya bölümleriyle ona bağlı eklem ve kas yapıları işlemediğinde, ilgili sistem ve bölümlerde hastalık süreçlerini başlatır. Hatta kıkırdak hasarlarının büyük bir çoğunluğu hareketsizliğe bağlıdır.
Hareketsiz yaşamın en büyük belirtileri fıtıklardır. Basit bir bel ve boyun fıtık modeli oluşturalım. Düzensiz ve hareketsiz bir beden yapısında ilgili fasya fibröz bölümü, sertleşme ve düğümler oluşturacaktır. Sertleşme ve düğümler de, fasyanın bu bölümüne esneme yoksunluğu olarak yansır. Esneyen taraf ile esnemeyen kısım arasında denge bozulur ve bu bozulma eklemlere sirayet eder. Bu senaryo sonucunda da bizler bel ve boyun fıtığı ve boyun düzleşmesi gibi sorunlar yaşamaya başlarız.
Hareketsiz yaşamın sebep olduğu bir diğer sorun da enerji blokajlarıdır. Blokajlara bağlı bazı bölümlerde enerji artışları olurken bazı sistemlerde de azalma ve yetersizlikler göze çarpar. Buna bağlı olarak blokajların olduğu beden bölümleri, ilişkili fonksiyonlarını yitirir. Safra ve karaciğer blokajları sindirim problemlerine, mesane blokajları idrar yolu problemlerine kalın bağırsak ve akciğer blokajları da solunum ve bağırsak problemlerine neden olur.
Yukarıdaki anlatılanlara kısaca baktığımızda aslında hareketsiz yaşam yeni ayar noktalarının oluşumunda önemli bir etkendir. Buna bağlı olarak da birçok sorunun kaynagı gibi gözükmekte ve kalp problemlerinden dolaşım düzensizliklerine, Alzheimer’den vertigoya birçok sağlık problemi hareketsiz yaşam ile ilişkilendirilmektedir.
Unutmayalım ki; büyüklerin de dediği gibi, harekette bereket ve şifa vardır.