Dışarıdan bakıldığında tek bir bedenimiz var gibi gözükse de aslında durum biraz farklıdır. Öncelikle DNA’da mevcut olan bilgiler bedene aktarılarak bedensel şekillenme ve işleyiş temin ediliyor. Bu, bedenin gizli, yani görünmeyen anatomisini oluşturuyor ve bu bilgilenmeye göre farklı beden yapıları ortaya çıkıyor. İnsan dört temel yapıdan; dolayısıyla dört ayrı bedenden oluşur. Bunlar; cisim bedeni, elektriksel beden, enerji bedeni ve bu bedenleri birbirine bağlayan kanal beden yapılarıdır.
Cisim bedenini, el ile tutulup gözle görülebilen, tanı yöntemlerine dahil olan, fizyolojik ve kimyasal faaliyetlerin merkezi olan beden yapısı olarak tanımlıyoruz. Cisim bedeninin en küçük yapıtaşı ise hücre... Bilindiği üzere; hücresel faaliyetler dokuları, dokular ise organ ve sistemleri oluşturuyor. Böylece, ortaya hayati faaliyetlerin olduğu yapı çıkıyor.
Elektriksel bedene bakacak olursak, her bir hücresel yapının elektriksel bir alan ve işlerliğe sahip olduğunu söyleyerek başlayalım. Bunlar beden etrafında ayrı bir elektriksel alan oluşturuyor. Bedeni kalkan gibi koruyan bu elektriksel alan aynı zamanda beden fonksiyonlarını da koordine ediyor. Elektriksel beden olarak adlandırılan beden yapısı aslında biyoenerjik yapımızı oluşturuyor.
Vücuttaki elektriksel akımın ölçüldüğü “Elektrokardiyografi (EKG)” veya “Elektroensefalografi (EEG)” gibi tetkikler, elektriksel bedenin etkinliğini gösteriyor aslında... Bu tetkikler, organların etrafındaki elektriksel alan değerleri tespit edilerek yapılıyor. Bu beden, enerji kanalları vasıtasıyla enerji merkezlerinden bedene bilgi aktarımı sonucunda ortaya çıkıyor. Enerji kanallarından gelen bilgi bedene aktarılırken sinir sistemi aktif olarak kullanılıyor. Bu kullanım sonucunda ortaya çıkan elektriksel dalgalanma da bu bedenin oluşumunu sağlıyor.Enerji bedeni bilgilenmeye doğrudan açık, bu konumuyla hem evrensel bilgi merkezinden hem de diğer evrensel yapılardan bilgi alıyor. Elde ettiği bu bilgilerle enerji bedeni, cisim bedenini hem şekillendiriyor hem de koordine ediyor. Yani enerji bedeni bilgisel bir gösteri merkeziyken, cisim bedeni de bu bilgilere göre şekillenen fiziksel ve kimyasal bir gösteri merkezidir diyebiliriz.
Enerji kanalları ise cisim bedeni ile enerji bedenini birbirine bağlayan kanallar olarak karşımıza çıkıyor. Bedenin işlevlerini doğru bir şekilde yürütebilmesi için büyük önem taşıyan bu kanalların bir yönü enerji boyutuna, diğer bir yönü ise cisim boyutuna bakıyor. Bu nedenle enerji kanalları, enerji alanından aldığı bilgileri madde boyutuna, madde boyutundan aldığı bilgileri de enerji boyutuna taşıyor. Bilgi, 12 adet enerji kanalı aracılığıyla ilgili organa iletilirken, o organdaki mevcut bilgi de enerji merkezlerine geri taşınıyor. Böylelikle, enerji kanalları bir organ veya sistemdeki hasarı bir yandan organ ve sistemlere, diğer yandan enerji merkezlerine iletiyor. Bu iletimler sonunda, duruma göre bazı organ ve sistemler pasifleştirilirken bazıları da daha aktif çalışmaya başlıyor. Organ veya sistemlerdeki çalışma düzensizliklerine bağlı olarak da hastalık olarak adlandırdığımız belirtiler ortaya çıkıyor.
İnsan bedenindeki yapısal ve fonksiyonel koordinasyon, sıraladığımız dört beden arasındaki yedili bağlantıyla sağlanıyor. Bu koordinasyon sonucunda hem bedensel yapılar hem de fonksiyonel kabiliyetler ortaya konuyor. Yapısal koordinasyon ile kişinin bedensel şekilleri ortaya konarken fonksiyonel koordinasyon ile de ayar noktaları oluşturuluyor. Bedenin standartlarını oluşturan bu ayar noktaları, bedenin hayatiyetinin “olmazsa olmazları”...
İşte biz RTM sisteminde bu 4 bedeni birbirinden ayrı düşünemeyiz. Hepsi bir arada uyum içinde çalışıyorsa sağlık, herhangi bir yerde bir sorun varsa hastalık oluşur. Sistemde tüm süreçleri bu dört bedeni de ele alarak araştırır ve yine bu dört bedeni de çalışma alanı haline getirerek tedavi ederiz.